Türk Erkeği Profiline Genel Bakış

Ataerkil bir toplumda ve sistemlerde, erkekliğin doğuştan gelen bir avantaj ve üstünlük olduğuna inanılır. Ülkemizde de bu görüş egemendir.

Türkiye’de erkek olarak yaşayan bir bireyin, ayrıcalıkları olduğu, üstün geldikleri hakları ve egemen olduğu bir statü farklılığı olduğu düşüncesi yaygındır ve bu fikirler yaşatılır ve kanıksanması sağlanır.

Dünyada ilkel kabilelerde erkeklik bazı ritüeller ile erkekliğini ispatlanması istenirken, örneğin-cesaretini ve özgüvenini ispatlama-gibi, modern toplumlara geçildiğinde ise erkekliğin ispatlanması şekil değiştirmeye başlamıştır. Ülkemizde ise erkekliğe geçiş ve erkekliğe ilk adım ise; sünnet olmaya, askerliğe gitmeye ve ilk cinsel deneyimini yaşadıklarında ortaya çıktığı görüşü hâkimdir. Yani gerçek bir erkek olunması için, hem bedensel, hem de sosyal anlamda kazanımla ulaştığında mümkün olduğu söylenebilir.

Türkiye’de sosyo-ekonomik statü anlamında bakıldığında kimi durumlarda erkeklerin sadece cinsiyetlerinden dolayı kadınlara nazaran daha üstte tutulduğu, kadınlarınsa hak ettikleri sosyo- ekonomik değere ulaşmasının zorlaştırıldığı, zamana yayıldığı ve emeklerinin yorulduğu görülmektedir.

Sosyal ve ekonomik anlamda ayrıcalıklı olma üstünlüğü bir cinsiyete verilirse, bu hak ve üstünlüklerini elde tutmak istemeleri de kaçınılmaz olacaktır. Bu anlamlarda eşitlikse, hak edilmesi gereken haklara sadece erkek kimliğiyle oluşan ayrıcalıkların kaldırılmasıyla mümkün olacağı fikrindeyim.

Duygusal anlamda sağlıklı oluşumlu bir ailede yetişmeyen bazı erkek çocuklarında ilerleyen zaman içinde kadını, çocuğu, yaşlıyı ve diğer canlıları ezen ve hor gören bir kimliğe bürünürken; düzgün oluşumu olan ailelerde yetişen erkek ergen bireylerde ise medeni duyguları olan, anlayan ve yaşatan kişiler olarak kendini gösterirken; bazen de tüm bunların dışında yaşadığı tüm duygusal, sosyal ve ekonomik anlamda yaşadıkları zorluklara rağmen iyi bir insan, medeni ve uygar bir birey olarak hayatını şekillendirmeye çalışan kimi erkekler de ülkemizde vardır.

Sevgi, saygı, nezaket ve ferasetten payını alan erkekler; kadınlara, çocuklara, yaşlı insanlara ve diğer canlılara gerekli değeri gösterirken; bu insani duygulardan uzak olanlarsa nezaket ve saygı bir tarafta dursun, erkeklik hegemonyasıyla yaklaşarak ve erkeklik statüsünün ayrıcalıklarını kaybetmek istemeyen kimi erkeklerse, üstünlük sağlayabileceğini düşündüğü canlılara psikolojik ve fiziksel şiddet uygulayarak, eziklik duygusunu bastırmaya ve korkudan kaçma eğilimde olduğu düşüncesindeyim.

Onun içindir ki, sosyal bir varlık olan insan, kendine yakışanı yapmalı, üstün değerleri taşımalı, erdemli tutumlarıyla varlığına anlam katmalıdır. Bu da maneviyatı güçlü, sağduyulu ve saygılı duruşu olan ailelerde yetişen bireylerde kendini hissettirebileceğini ve taşınabileceği inancındayım.

Aileler toplumu oluşturan en küçük ve önemli bir parçasıdır ve aileyi oluşturan bireylerse sağlıklı oluşum sağlayan ailelerde yetişen bireylerle o toplum hak ettiği yere ulaşacaktır.

Erkeklerse toplumumuzun yapı taşı olan aile kavramının en önemli parçalarından biridir.

Türk erkeğine yakışansa atalarından gelen aziz değerlere sahip çıkması, onlar gibi büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgi dolu ve anlayışlı, kadınlara nezaketli ve güzel ahlaklı olmalıdır.

Erkeklere değer katan ve onları güzel kılansa; her canlıya gösterdiği nezaket, doğrularda gösterdiği cesaret, kişiliğini yansıtırken taşıdığı ferasettir.